Genel

Karım Bana Yetiyordu 3

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Merhaba 7ty.club porno sex hikayeleri okuyucuları,derlediğimiz en büyük hikaye arşivini sizlerin beğenisine sunuyoruz.Aradığınız tüm hikayeler burada

Anal

Karım Bana Yetiyordu 3
Sabah 09:30 gibi gözlerimi açtığımda karımı odada gardrobundan kıyafet bakarken buldum. Biraz yatakta doğruldum, gözlerimi ovuşturup uyanmaya çalışırken, bana dönüp, “Günaydın uykucu! Sözünü unuttun galiba? Hadi kalk. Demet de hazırlanıyor odada. Şöyle güzel bir kahvaltı yapalım üçümüz dışarıda. Havada mis gibi, valla bahardan kalma. Hadi sana diyorum ya!” deyip, bir tane siyah boxerı suratıma fırlattı. Aldım elime boxerı, “Ne sözü be?” dedim. Sesim halen uykuluydu. Karım, “Ya gece demedin mi Emirgan’a gidelim diye? Kalk hadi ya, uyan!” dedi.

Üzerimden yorganı çektim ve sabah ereksiyonumla göz göze geldik. Kalktım, dimdik yarağımla karıma sarıldım. Karım, “Uslu dur ya, Demet çıkar her an. Hem bu ne ya, inmek bilmiyor!” dedi. “Aşkım biz ona sabah ereksiyonu diyoruz, her erkeğin başına gelen olay, rahat ol, yemez, ısırmaz!” dedim. “Tamam edebiyat yapma bana, hadi giy donunu! Al bir de yanında atlet vereyim!” dedi. Giydim iç çamaşırlarımı. Karım da üstündeki eşofmanı çıkarmış, kendisine kıyafet arıyordu…

-“Kızım, düğüne gitmiyoruz, giy eşofmanını çıkalım ya!”

-“Ay olmaz ya!”

-“Ya al şu body’i giy işte!”

-“Aşkım bu kıyafet memelerimi çok gösteriyor ya!”

-“Doğru valla, memeler fora. Al birde hırka. Hah, kapat önünü. Oldu işte!”

-“Ee, altıma?”

-“Bakalım… Al kotunu!”

-“Ay oldu mu ki?”

-“Oldu oldu, güzel görünüyorsun ha!”

-“Memelerim nasıl?”

-“Emmelik, yalamalık, arasına sokmalık!”

-“Murat, hayvansın!”

-“Teşekkürler bebek!”

-“Tamam ya, çatalım görünüyor ama…”

-“Aman ne olacak!”

Ben de giydim pantolonumu, üstünede bir tişört. Çıktık salona. Karım seslendi, “Demeeet! Hadi canım, açlıktan karnım zil çalıyor!” diye. Demet gelince, karım, “Ohoo Demetciğim, bu ne güzellik! Ne ara yaptın makyajını ya?” dedi. “Ne makyajı be, bir ruj kalem çektim işte. Çıkalım mı?” dedi Demet. Çıktık.

Pazar günü İstanbul trafiğinde hiçbir şey değiştirmemişti. Demet önde, karım arkada, konuşa konuşa geçtik karşıya. “Ya kızlar, boşverin Emirgan’ı, kalabalıktır şimdi. Gelin boğazda yapalım kahvaltımızı!” dedim, kabul ettiler. Boğaz semtlerinden birinde, adını sıkça duyduğum, ama gitmenin nasip olamadığı bir Cafeye geldik. Siparişleri verdik. İstanbul, gene her zamanki güzelliğindeydi, önümüzde boğaz, kahvaltımızı yeyip, çaylarımızı içip, sohbet ediyorduk. O konuyu açmamaya özen gösteriyorduk hepimiz. Ama dönüp dolaşıp gene oraya geldik…

-“Hayat garip ya…”

-“Nerden çıktı o Demet?”

-“Öyle işte. Yani garip. Herşey var. Acısı, tatlısı, mutluluğu, üzüntüsü…”

-“Öyle. Yaşadığımız her şey bu hayata anlam veriyor. Değil mi Murat?”

-“Öyle. Selda haklı. Yani, her şey var bu hayatta. Ama baksana Boğaz’a. İnsanlara. İstanbul’a. Ne kadar güzel. Demet, bu kadar güzel şey varken hayatta, kötü şeyleri düşünüp üzülmek ne kadar mantıklı sence?”

-“Öyle. Biliyor musun, değişmek istiyorum. Yani hayatımda bir şeyleri değiştirmek. Herşeye yeniden sil baştan başlamak…”

-“Bu senin elinde. Yani sen hayatını güzelleştirebilirsin, sen mutlu olabilirsin. Demet! İşte bu kızım ya! Yani beklediğimiz, özlediğimiz Demet bu! Bugünden sonra karar alıyoruz, değişeceksin Demet! Biz hep yanındayız!”

-“Tabi ki. Ben de yanındayım, Selda da yanında. Herşey daha güzel olacak, yeter ki asma suratını!”

-“Siz, siz benim hayatta gördüğüm en iyi insanlarsınız. Çok teşekkür ederim size. İyi ki varsınız…”

-“Sen de iyi ki varsın. Biz hep yanındayız senin. Merak etme!”

-“Boğaz da esiyor ya…”

-“Kalkalım mı kızlar?”

-“Ya, bir kadın değişime nereden başlar Murat?”

-“Kuaför. Bence. En son değişimden bahsettiğim günün ertesinde kuaföre gitmiştin Selda.”

-“Ya, sen bizi en iyisi alışveriş merkezine götür ya. Bizi bırak orada, akşam da al.”

-“Oldu, şöförünüz mü var lan sizin? Atlayın taksiye gelin!”

-“Kabuuul!”

-“Hadi binin o zaman!”

Kadınları götürdüm AVM’ye. Arabadan inerken karıma, “Paradan çekinmeyin, istediğinizi yapın bugün!” dedim. “Seni seviyorum kociiiş!” deyip indi arabadan. Ben de hemen sürdüm arabayı, bir daha dönmeyi yemedi götüm bu trafikte. Eve gittim, tüm gün, tabiri caizse Camış gibi yattım…

Haftasonları karımla karşılıklı rakı içeriz, değişmezimizdir bu. Ya evde, ya dışarıda. İlla rakı içilecek. Akşama doğru, çıktım, bir tekel bayiine gidip, bir büyük ve bir küçük rakı aldım. Biraz hazır meze, yemiş, eve geldim. Mezeleri tabağa koydum, rakı bardaklarını çıkardım, masayı hazırladım…

Saat 20:00 gibi Demet ve karım kapıdalardı. İnanamadım ilk önce gözlerime. Karım ve Demet, kuaförde baya bir zaman geçirmişler anlaşılan. Karım hep gider zaten, ama Demet resmen başka bir kadın olmuştu. Kızıl yaptırmıştı saçlarını ve inanılmaz yakışmıştı! Yeşil bir elbise almış kendisine, vücudunu boylu boyunca saran. Tanrım! Başka bir kadın vardı sanki karşımda. Karım sarı saçlarına fön çektirmiş sadece, manikür, pedikür. Bir siyah elbise de o almış kendisine. Beni de düşünüp kravat almışlar. Gözlerimi Demet’ten alamıyordum, “Demet, çoook güzel olmuşsun!” dedim. “Sağol Murat ya, değişim dedik, bak neler oldu!” dedi. Karım da, “Süper değil mi, Murat?” dedi. “Selda, sen yoksa başka bir kadın mı getirdin eve, valla Demet değil bu?” dedim. Demet gülerek, “Benim Murat, benim!” dedi. “İnanamıyorum ya.” dedim.

Neyse, rakı sofrasına oturduk. Herşey masadaydı. Önce ufak ufak mezelerle başladık, ardından rakı… Muhabbet ede ede rakılarımızı içiyorduk, ama gözümden bir şey kaçmamıştı. Demet sünger gibi içiyordu! Ona, “Demet, bu meret çarpar adamı, etme eyleme, yavaş git biraz!” desekte dinlemiyor, bardağı bittikçe dolduruyordu kendisine. Saatler ileriyor, sohbet, şiir, aşk, muhabbet, her şey masada dahada güzel oluyor. Ben her zaman ağır giderim. Ama sohbet o kadar güzeldi ki, o gün biraz fazla kaçırdım rakıyı. Ama Demet… Kız artık kahkaha atıyor, bazen ağlıyor, bazen sırıtıyordu. Karımda da durum farksızdı…

Saat 01:00 gibi, Demet daha fazla dayanamayıp, “İyi geceler millet!” deyip gitti odaya. Karım masayı toplamaya kalkışınca elinden aldım bardakları çanakları, “Aşkım, boşver, sabah hallederiz!” diye engelledim. Karım, “Tamam sabah halledelim… Ben yatıyorum kocişşş, öpüldüüüün!” deyip, yalpalaya yalpalaya gitti yatakodamıza. Ben de bir kadeh daha içip, karımın yanına gittim. Karım çırılçıplak uyuyordu bile. Soyunup ben de çırılçıplak yattım yanına. Benim de kafam iyidi, hemen uyumuşum…

Gece, baş ağrısıyla uyandım. İnanılmaz çişim gelmişti. Kalktım, boxerımı giydim, tuvalete gidip işedim. Daha sonra deli gibi susadığımı hissettim, mutfağa yürüdüm. Işığı açtım, boxerlayım halen. Demet masada oturmuş, elinde rakı kadehi, “Vaay Muraat! Hayırdır ya?” diye gülümsedi bana. “Sen napıyorsun burada? Ben su içmeye geldim…” dedim, utanmıştım boxerla çıktığımdan. “İç iç…” dedi, ama gözü benim boxerımdan ayrılmıyordu.

Suyumu içtim, tam çıkıyordum ki, “Noldu ya, nereye ya? Karın mı bekliyor Murat? Sikişiniz yarım mı kaldı? Ha? Dün gece ne inlettin ama kadını ya!” deyince şoke oldum. “Demet, ne diyorsun sen ya? Sarhoşsun, git yat! Bir dahada lafını bile açma!” dedim ben de sinirle. Güldü, “Noldu be? Halka, malka, birşeyler diyordunuz gece? Selda yaşıyor hayatını, halka tamam tabi! Oh ne güzel ya! Benim neyim eksik ya? Ben de kadınım? Ben de güzelim? Ben hak etmiyor muyum sevilmeyi lan?! Sikilmeyi?! Bağırtıla bağırtıla, inletile inletile?!?” dedi.

-“Demet saçmalama. Selda karım benim! Sus, duyacak şimdi!”

-“Murat, karınsa karın ya! Karınsa karın, birşey demiyorum ki! Tabi, karını sikeceksin! Ne demek. Yani. Normal. Ama her erkek senin gibi mi Murat? Herkes karısını sikmiyor, sikemiyor! Sen sikiyorsun! Oh! Ne güzel! Çatır çatır! Ne bağırttın ama dün gece! Of! Sulandım, parmakladım! Senin altında olmak istedim Murat! O Selda’dan daha fazlasını veririm sana Muraat!”

-“Demet yeter! Siktir git, yat uyu! Sarhoşsun, ne dediğini bilmiyorsun!”

-“Heheh. Yalana bak. Murat, sarhoşken söylenen şeyler ayık kafayla düşünülmüş şeylerdir!”

-“Tamam yeter. Düşüncelerini kendine sakla. Şimdi git uyu!”

-“Murat şimdi ben burada domalsam, sokmaz mısın bana?”

-“Demet. Sus artık. Bak Selda duyacak. Lütfen. Demet napıyorsun?”

(Demet, geceliğini sıyırmış, bana kıllı amını sergiliyordu.)

-“Görmediğin şey mi? Ellemediğin şey mi? 2 gün önce banyoda avuçladığın memelerim bak. Seni bekliyor! Hadi, emsene. Hadi Murat!”

-“Demet yeter, kapat şu vücudunu. Demet, alkollüsün canım. Söz yarın konuşacağız bütün bunları. Söz…”

-“Karına kalkan sikin bana kalkmadı mı Murat? Sen de mi erkencisin? Karın blöf mü yaptı Murat?”

Evet sikim kalkmamıştı. Korkudan, heyecandan. Gram hareket olmamıştı. Belk**e alkolün etkisinden. Ama umrumda değildi. Tek isteğim, şimdi bu kadından kurtulmaktı. Elimi koluna attım, “Yürü artık! Yürü! Terbiyesizleşme! Yürü diyorum!” dedim. “Bırak beni. Sert erkekçilik mi oynuyoruz? Merak etme, en sert erkek benim erkeğim! Döven, küfreden, aşağılayan erkek benim erkeğim!” dedi. “Gerizekalı. Yarın bu evden siktir olup gidiyorsun! Bir dahada ne beni, nede Selda’yı görüyorsun. Git, kocan ne yaparsa yapsın. Umrumda değilsin Demet. Yarın. Sabah. Uyandığımda görmeyeceğim seni!”

Demet ağlamaya başladı. Çok sinirlenmiştim. Hemen gittim yatakodamıza. Demet ise yerde diz çökmüş, “Murat gitmeee!” diye ağlıyordu. Odamızın kapısını kapattım. Karım hiçbir şeyden habersiz uyuyordu. Sarıldım karıma. Kokusunu içime çeke çeke uyudum. Demet ne yaparsa yapsın. Ben karımı seviyordum, ondan başkasına ait olamazdım…

Sabah gene karımın öpücükleriyle uyandım. “Kalksanaaaa! İşe geç kalacaksın!” diyordu. Pazartesi. İllet oluyorum şu güne. İğreniyorum. Kalkıyorum. Karımın omzuna bir öpücük koyuyorum. Aklımda geceye dair hiçbir şey yok. Ama ne zaman kahvaltı sofrasına oturup Demet’i görüyorum, o zaman hatırlıyorum. Demet gözlerime bakamıyor. Ayılmak için hap falan içmiş. Ama halen yorgun…

-“O kadar içersen olacağı bu!”

-“Selda. Gitmeliyim ben.”

-“Ne demek o Demet? Hayır efendim, burası seninde evin. Kalacaksın!”

-“Selda, gerçekten. Rahatsız oluyorum artık.”

-“Neyden Demet?”

-“Yani. Yanlış anlama. Siz çok iyisiniz, sağ olun, minnettarım size. Ama. Yani size rahatsızlık veriyorum. Lütfen. İzin verin gideyim…”

-“Demet seni zorla tutmuyoruz. İstersen kal, istersen git!”

-“Murat! Ne demek o?”

-“Öyle sevgilim. Yani gitmek istiyorsa gitsin, ne yapabiliriz?”

-“Murat saçmalıyorsun!”

-“Durun. Bakın benim yüzümden kavga etmenizi asla istemem. Ama gerçekten gitmem gerekli. Bavulumu da topladım. Herşey için çok teşekkür ederim…”

-“Nerede kalacaksın Demet?”

-“Otelde. Veya arkadaşımda kalırım. Ne kadar sürebilir ki bu işkence? Kocam zaten yarın Ankara yolcusu. Muhtemelen Tuğçe denen o şıllıkla gidiyor. Yarın eve geçerim artık…”

-“Ee, kızım, yarın eve geçeceksen, kal bu gece de?”

-“Selda. Çok teşekkür ederim birtanem. Ama gitmem lazım. Size minnetarım. Neyse, ben çıkıyorum…”

-“Demet, ne oluyor? Dur iki dakika, beraber çıkarız…”

-“Halletmem gereken önemli bir iş var canım. Murat hoşça kal…”

-“Baayyy!”

Karım ısrar etmesine rağmen Demet çıktı. Demet evden çıkar çıkmaz, karım, “Ne oluyor Murat?” diye bana çemkirmeye başladı. Aslında gece olanları anlatsam, karım dahada yıkılacak. Belki de evliliğim sarsılacak. Onun için sesimi çıkarmadım. “Aşkım, ne diyebilirim… Ben kıza git mi dedim? Belki gece seksimizden rahatsız oldu, utandı. Yani ne yapabilirim?” dedim.

Karım bana çok sinirlenmişti. Söylene söylene içeriye hazırlanmaya gitti. Ben de kalktım, zaten üstüm giyinikti, hemen çıkıp şirkete gittim. Ama aklımda gece olanlar vardı, çalışamıyordum ki. Raporlar, dosyalar. Hiçbir şey anlamamıştım. Saat 13:00 gibi telefonuma mesaj geldi. “Konuşmalıyız!” diye. Demet mesaj atmıştı. Aslında arayıp ağzıma gelen tüm küfürleri saymak istedim. Ama acıyordum da ona. Üzülüyordum. “Saat 14:00 gibi Cafeye gelir misin Murat?” yazdı üstüne. “Tamam!” yazıp yolladım.

Saat 14:00 gibi gittim dediği Cafeye. Demet sadece çay içiyordu. Karşısına oturdum. Gözlerine diktim gözlerimi…

-“Evet? Ne saçmalayacaksın, çok merak ediyorum!”

-“Murat deme öyle. Zaten çok utanıyorum…”

-“Bence de. Utan. En yakın arkadaşının kocasına yaptığından sonra, utan. Bir de mesaj atıyorsun!”

-“Konuşmalıydık çünkü!”

-“Ne konuşacağız Tanrı aşkına? Ne saçmalayacaksın?”

-“Murat. Ben…”

-“Sen, ne?”

-“Çok özür dilerim!”

-“Beni bunu demeye mi çağırdın buraya?”

-“Aslında hayır!”

-“Ne için peki?”
-“Sana bir şey itiraf etmem lazım!”

-“Ne?”

-“Murat, ben de aldattım!”

-“Ya bana ne! Ne yapayım Demet aldattıysan? Bir de iyi bir bok yemiş gibi konuşuyorsun karşımda!”

-“Murat!”

-“NEEE?

-“Ben… Yani. Halkam eksik!”

-“Artık halkana da, sana da… Sıçtırma lan halkana. Demet evliyim ben, evli. Karım var benim. Salak salak konuşma. Ne diye çağırdın beni buraya?”

-“Murat!”

-“Demet. Yeter. Söyleyeceksen söyle. Gidiyorum bak!”

-“Dün gece yaşanan her şey gerçekti Murat, ben seni istiyorum. Sadece o zevki bir kere yaşamak istiyorum. Bir kere. Söz. Bir daha ne arayacağım seni, nede soracağım. Bir kere. O Selda’ya yaşattıklarını sadece bir kere yaşamak istiyorum!”

-“Seni becermemi mi istiyorsun?”

-“Evet. Ama lütfen. Kabul etmeyeceksen de Selda’nın haberi olmasın!”

-“Arkadaşını bu kadar çok düşünsen, bunu bana teklif dahi etmezdin. Utanırdın!”

-“Beni yargılama. Ben istediğimi söyledim ve sana teklif ediyorum. Kabul ediyorsan et, etmiyorsan gidiyorum!”

-“Etmiyorum Demet! Seni sikmeyeceğim! Ben evliyim, ve karılma da çok mutluyum. Bir daha sakın karşıma çıkma. Sakın!”

-“Tamam. Ben… Özür dilerim. Neden yaptım bunu. Bilmiyorum. Sadece. Of. Murat. Aşığım sana. Deli gibi aşığım. Gözüm başka bir şey görmüyor. Bir kadın daha fazla nasıl düşer. Dişiliğimi kullanarak seni elde etmeye çalışıyorum. Ama senin gözün başkasını görmüyor. Selda Selda! Ben daha fazlasını verebilirim Murat sana. İnan. Nolur Murat anla beni. Kocam Yavuz’la niye kavga ettim zannediyorsun. Ona verdiğim mi var! O hayvan beni becerirken sanki içime sen giriyorsun Murat. Sen sikiyorsun beni!”

-“Demet. Kes. Bir daha sakın. Sakın arama. Selda’yla da görüşmeyeceksin. Bitti. Sadece işte görüşeceksin. Eğer beni bir daha rahatsız edersen, seni Selda’ya söylerim!”

-“Murat yapma. Tanrı aşkına yapma!”

-“Yaparım. Yavuz’a da söylerim. Gerisini sen düşün. Ağlama. Kendini daha fazla küçük düşürmeyi kes!”

Kalktım. Hışımla kalktım. O an tek isteğim Demet’in ağzına bir tane çakmaktı. Üzülmesi, tecavüze uğraması, dayak yemesi. Oh olsundu. Orospu! Beni karımdan ayırmaya çalışıyor şıllık! İşe gittim, ama sinirden hiçbir şeyi görmedi gözüm. Asistanıma fırça attım. Bağırdım, çağırdım. Eve gitmeden önce bir barda oturup içtim. Saat 22:00 gibi eve gitim. Karım yüzüme bakmıyordu. Demet’i kovduğumu düşünüyordu. Karıma anlattım hiçbir şey yapmadığımı. Karım dinlemiyor, sadece bağırıyordu. Daha fazla dayanamadım. Gittim bir bara oturdum. Önüme ne koydularsa içtim. Sinirden, öfkeden. Elim telefona gitti. Rehber. Demet. Mesaj yaz. “Neredesin?”…

Şimdi önünde durduğum evin kapısı açılınca, benim hayatımda yeni bir kapı açılacaktı. Burada ne işim var benim diye kendime soruyorum, ama cevap bulamıyorum. Aslında cevap çok basit, canım istedi geldim. Ama neden? Neden canım istedi? Karımın bana anlattığı halkalardan hangisi eksik? Bilmiyorum. Sadece tek düşüncem, belki o an alkolün verdiği Libiodayla, içerideki şu kadına istediğini vermek…

Zili çalıyorum. Bekliyorum. Halen fırsatım var gitmek için. Ayaklarım geri geri gidiyor, ama kapı açılıyor. Demet çıkıyor karşıma, “Murat… Gel içeri. Kimse görmesin!” diyor. Giriyorum. Evleri bizimkinden daha geniş bir ev. Dublex bir villa. Halen kapının önünde dikiliyorum, ama tek farkla, evin içindeyim şimdi. “Hoş geldin!” diyor heyecanlı bir sesle. “Merhaba…” diyorum. “Gelsene?” diyor, yürüyor salona. “Kusura bakma ev biraz dağınık, hemen toplarım…” diyor, açık duran Laptopu kapatıyor, ortalığı şöyle bir topluyor. Ben halen salona inen 2-3 basamaktan ibaret merdivenin önünde duruyorum. Demet bakıyor bana, “Gelsene…” diyor tekrar. Yürüyorum. Kanepeye oturuyorum. İçimde garip bir heyecan ve korku. Ama korku daha baskın. Ceketimi çıkarıyor Demet. Katlıyor, koyuyor koltuğun başına.

“Birşey içer misin?” diyor. Benim cevabımı beklemeden kalkıp iki kadeh şarap getiriyor. “Ben de yalnız içiyordum, iyi oldu. Ama, neden geldin ki Murat?” diyor bana. “Bilmem. Geldim işte…” diyorum. Şarabı dikiyorum kafama. Sessizlik, hemde ürperten bir sessizlik var evin içinde, çıt çıkmıyor. Sadece şarabın kadehe koyulurken çıkardığı ses. Kendime mani olamıyorum, içiyorum. Demet bana bakıyor, ben ona bakıyorum. “Murat, biliyordum aslında… Gelecektin. Umutluydum…” diyor. Gözlerimi kısıp gülümsüyorum, “Yorgunum Demet. Uyumak istiyorum…” diyorum. Şaşırıyor buna, “Uyumaya mı geldin? Tamam Murat. Gel yatırayım seni…” diyor.

Kalkıyoruz, benim kolumu kendi omzuna atmış, yürüyoruz odasına doğru. Odayı açıyor. Yatağa atıyor beni. Önce gömleğimin düğmelerini açmaya başlıyor yavaş yavaş. Kravatımı çıkarıyor. Gömleğimi çıkarıyor, siyah atletimle kalıyorum. Onu da kollarımı kaldırıyorum, çıkarıyor. Yavaşça elini kemerime atıyor. Kemerimi çözüyor. İndiriyor pantolonumu. Ayakkabılarımı, çoraplarımı çıkarıyor, soyuyor beni. Sadece boxerım kalıyor. Beni soyduktan sonra dudaklarıma yapışıyor. Karşılık vermeden öpüyor dudaklarımı, iki eliyle suratımı kavrayıp. Ağzımı yavaşça aralıyorum, şimdi Demet’in üst dudağı benim dudaklarımın arasında, alt dudağıyla öpüyor beni. Dudaklarımı yalıyor.

“Demet. Bak sonra…” diyorum, ama dinlemiyor beni. Dudaklarını çekiyor dudaklarımdan, “Kendini bana bırak! Rahat ol…” diyor, dudaklarımı okşuyor, yavaşça boynuma iniyor. Emiyor, ısıyor, yalıyor boynumu. Ben ise sadece yatıyorum. Demet yavaşça boynumu bırakıp, iniyor göbeğime. Meme uçlarımı ısırarak beni tahrik etmeye çalışıyor. Elim saçlarına gidiyor. O an hiçbir şey düşünmüyorum. Yalanmanın zevkini çıkarmaktayım. Bunu görünce bana bakıp gülümsüyor. Şerit halinde iniyor göbek deliğime kadar. Önüne kızıl saçları düşüyor, onları topluyor, topuz yapıyor. Sonra vücudumu okşamaya devam ediyor. Sikim hareketleniyor, zaten kalp gibi atıyordu. Ama yavaş yavaş dili orama doğru geliyor. Önce boxerımın üstünden dilinin ucunu koyuyor. Öpüyor sikimi. Elini belime atıp, bir anda indiriyor boxerımı…

Eline alıp kavrıyor sikimi. İnceliyor resmen. Kokluyor… Ama terlemiştim. “Ter ve döl kokusu. Hastayım bu kokuya!” diyor, yavaşça başını ağzına sokuyor. Benim vücudumu okşayarak yalamaya başlıyor sikimi. Çok yavaş. Diliyle her yerini yalıyor sikimin ucunun. Sonra tamamını alıyor ağzına. Emmeye başlıyor. Kafası ileri geri gidiyor, şimdi eli taşaklarımda. Sıkıyor, okşuyor, sikime dil darbeleri atıyor. Gövdesini diliyle yukarı aşağı yaparken bazen ağzından çıkarıyor, sıvazlıyor. “Yala Demet. Al işte istediğin sikim. Em onu. Ohhh!” diyorum. “Evet aşkım, emiyorum. Ohhh!” diyor, ‘Şlok şlok şlok’ sesleri geliyor Demet’in ağzından. Nadir olarak dişleri değiyor, ama önemli değil. En sonunda sikimi kaldırıyor, taşaklarımı yalamaya başlıyor. Dibini emiyor, sonra sikimi kaldırıp taşaklarımı iki eliyle tutup onuda kaldırıp götümle taşaklarım arasındaki yeri dilliyor.

Karım da bayılır bunu yapmaya. Ben de deliririm. Demet yalarken eliyle sıvazlıyor yarağımı. “Ahh… Demet… Süpersin Demet!” diyorum. Gülümsüyor. Kalkıyor yataktan. Yavaşça soyunuyor, önce pantolonunu çıkarıyor. Siyah külot ve sütyeniyle beni karşılamış. Sütyenini çıkarıyor. Kabarmış meme ucu çok çekici, ama küçük memeli bir kadın Demet. Karımınkilerle karşılaştıramam bile. Sonra yavaşça indiriyor külodunu. Siyah, sık, resmen amını kapatabilen kıllarıyla karşı karşıya geliyorum. “Bilseydim geleceğini, hazırlanırdım…” diyor. “Sorun değil, güzel görünüyor!” diyorum ben de.

Sonra yatağa ayağını koyuyor, sikimi iki eliyle dikleştirip, kendi elini yalıyor. Tükürüyor eline, o tükürüğü amına yayıyor. Ayırıyor am dudaklarını, kararmış am dudakları. Karımınki gibi pembe değil. Yavaşça hizalıyor sikimi, hafif oturuşlarla alıyor içine. Tamamını alınca, “Tam derinliği de uygun, canımı yakmıyor…” diyor. Oturup biraz bekliyor. “Hissediyorum, aylardır istediğim yarağı amımın duvarlarında şimdi. Murat!” diyor. Yavaşça oturup kalkmaya başlıyor. Oturup kalktıkça dudaklarını ısırıyor. Elim çok boş kaldı diyerek belinden tutuyorum. Oturup kalkmasına yardımcı oluyorum Demet’in.

“Evet! Evet! Evet!” diyor, sonra dudakları ısırmaya devam. Çok yavaş oturuyor. İki elimle belinden kaldırıyorum, ben sokmaya başlıyorum Demet’e. Ben soktukça, “Ih ıh ıh ıh!” diyor. Eğiliyor, meme uçlarını ağzıma veriyor. Sokarken ona, öpüyorum memelerini. Kabarıklığı hoşuma gidiyor. Demet halen zıplamaya devam ediyor. Arada doğruluyor, iki eliyle başını kavrıyor, bu sırada koltuk altı kılları çarpıyor gözüme. Oturup kalkmaya devam ediyor. Ben de memelerini okşuyorum. Demet hızlanıyor, hızlı hızlı siktiriyor yarağıma kendini…

Sonra yavaşlıyor, anlıyorum yorulduğunu. Doğruluyorum, Demet’in terlemiş sırtını kendime yapıştırıp yatakta ileri geri yapmaya başlıyorum. Ağzımı memelerine daldırıp soktukça, “Ahhh!” diyor. Daha doğrusu yatakta ileri geri kayıyorum. Bu sırada omuzlarının başına öpücükler koyuyorum. Bir süre daha böyle devam edip, halen içindeyken altıma alıyorum. Ellerini ellerime kenetleyip, kolları açılacak şekilde pozisyon alıyorum. Demet altımda, ufacık bedeni sanki dahada küçülüyor. Dudaklarını öpüp, ileri geri gitmeye başlıyorum. Demet dilini, benim dilime kavuşturmak için ileri itiyor. Ben de buna karşılık veriyorum, diliyle benim dilimi oynaştırırken, hızlı hızlı sokmaya başlıyorum. Ben soktukça taşaklarım götünün deliğine değiyor.

Demet’in inlemesine izin vermiyorum. Çünkü dudaklarım kenetlenmiş ona. Dudaklarını bırakıyorum, o sırada Demet derin bir, “Ohhh!” çekiyor. Dudaklarını koparırcasına ısırmaya başlaması ve kasılmaları onun boşaldığını gösteriyor. Sikimi çıkarıyorum amından, suları çıksın diye. Çıkmıyor. Ama Demet deli gibi kasılıyor? Tekrar sokuyorum, hatta suyu gelsin diye sikimi çıkarıp iki parmağımı ilk boğumundan büküp, hem G-Noktasını, hem klitorisini uyarıyorum. Ama yok, deli gibi sulanmış amcığı, ama su yok…

“Ah! Geldim ben aşkım!” diyor. Ama ben daha gelmedim. Hemen iki kolundan tutuyorum. Demet arkasını dönüp yatıyor yatağa. Yavaşça altından sokuluyorum. Elimle amcığını kontrol edip sokuyorum. Demet tamamen altımda. Tüm ağırlığımı veriyorum kadının üstüne. İleri geri yapmaya başlıyorum. Demet dönüp dudaklarımı yakalıyor, ben de pompalıyorum. Bir eliyle hem yataktan destek alıyor, diğer elini kendi çenesinin altına koyuyor. Hızlı hızlı gidip gelmeye başlıyorum üstünde. “Aygır gibi beceriyorsun beni!” diyor. Ben sadece sikiyorum onu. Ellerimle omuzlarından destek alıyorum, öylece kayıyorum içinde. Tempom hızlanıyor. Demet çılgına dönmüş! Ben de öyleyim aslında. Ama işte, tutuyorum kendimi. Alışmışım. Sokup çıkarıyorum, Demet’in terli sırtını öpüyorum. Demet tekrar kasılıyor. Am dudaklarını kenetliyor sikime. İki dakika kadar kalıyoruz öyle. Daha sonra açıyor kaslarını. Çıkarıyorum içinden.

Hemen yatağa yan yatıp, Demet’i yan yatırıyorum. 66 pozisyonunda, sağ bacağını havaya kaldırıp, dizini çekiyorum, sikim göt deliğinin girişinde. “Şimdi değil, daha sonra!” diyor. Elimle sikimi tekrar amına hizalıyorum. Penetre ettikten sonra, biraz klitorisini okşuyorum içine girerken. “Ihh! Ihhh! Becer! Sik beni! Kanırt! Ahhh!” diyor. Kulak memelerini emiyorum, bir kolumu alttan geçirip meme uçlarını sıkıyorum, diğer elim klitorisinde, yarağım amında. Kenetlendik resmen. Ama yaklaşıyorum sona. “Geliyorum!” diyorum kısık bir sesle. Ama Demet kendi inlemelerinden benim sesimi duymuyor. Ve hızlanıyorum. Hızlanıyorum! Tamamen içine sokuyorum ve geliyor döllerim. Demet hemen kendini çekiyor. Ama izin vermiyorum, benim de ellerim kenetli çünkü. Sonuna kadar boşalıyorum içine.

1-2 dakika kadar bekliyorum, sonra ellerim açılıyor. Bırakıyorum memelerini. Demet hemen yatıyor yanıma. Ben halen yan duruyorum. Sonra ben de yığılıyorum. Sikim inmek ve kalmak arasında gidip geliyor, kalp gibi atıyor. Ucunda halen döller. Demet amının kıllarını ayırıp amına bakıyor ve “Korunmadık! Hiçbirşey yok bende! Dikkat etsene ya!” diyor. Orospuya bak ya! Dikkat edecekmişim? Kalkıyorum yavaşça, ebeveyn banyosuna giriyorum. Duşu açıyorum, soğuk su kendime getiriyor biraz olsun beni. O an anlıyorum ne yaptığımı. Karımı aldattım ben! Hemde en yakın arkadaşıyla…

Çıkıyorum duştan. Muhtemelen Yavuz’un bornozu, sarınıyorum. Gidiyorum, oturuyorum yatağa. Benden sonra Demet te duş alıp geliyor. O da bornozla oturuyor yanıma ve “Merak etme. Ertesi gün hapı varmış, korktum bir an…” diyor. Öpüyor beni ve “Hayatıma hoş geldin!” diyor. Dönüyorum, bakıyorum Demet’e. Sonra kalkıyorum, pantolonumun cebinden sigara alıyorum. Yakıyorum. İlk nefesimde yarılanıyor sigara. Sonra küllüğe uzanıyorum, makyaj masasının önünde duran sandalyeye oturuyorum. Aynada kendime bakıyorum. Demet yatakta uzanmış, “Bana da versene aşkım!” diyor. Kalkıyorum, yakıp veriyorum bir sigara.

Tam elbiselerimi toparlarken, “Gitme, yat yanımda!” diyor. “Demet, gitmem lazım!” diyorum. Boxerımı giyiyorum, üstümü başımı giyiyorum. Saçlarım kısa olduğundan iki havlu darbesiyle kurur. Demet yalvaran gözlerle izliyor beni. “Gitme!” diyor. Bakıyorum ona. Bornozunun önünü açmış. Güzel değil, ama kendisini kullanmasını iyi biliyor orospu. “Gelirim sonra…” diyorum. Başka birşey demeden çıkıyorum evinden.

Arabama biniyorum, hızla uzaklaşıyorum. Evime sürüyorum, ama aklımda sadece Demet var. İnanılmaz bir pişmanlık. Korku, üzüntü. Gözlerimden yaşlar geliyor. Evimin önüne geliyorum. Çıkıyorum merdivenleri. Kapıyı açıyorum sessizce. Karanlık. Yatmış karım. Yavaş adımlarla odaya gidiyorum. Kapıyı açıyorum. Uyuyor. Selda… Benim canım karım. Nasıl yaptım sana bunu? Nasıl! Yatıyorum, yanına kıvrılıyorum. Alkol, orgazm, yorgunluk, uykusuzluk. Hemen dalıyorum uykuya, karıma sarılamadan!

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir