Genel

Ofisboyum nasıl sevgilim oldu?

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Merhaba 7ty.club hikaye okuyucuları birbirinden azdırıcı hikaye arşivini sizlerin beğenisine sunuyoruz okuyun ve ve yorumunuzu bırakın

Asian

Ofisboyum nasıl sevgilim oldu?
Senenin yarısını yurtdışında yaşayan bir iş adamıyım.Yaklaşık ayın yarısını yurt dışında yarısını ise İzmir’de kim ofisimde geçiriyorum. Evli cocuklu, iri yarı, hafif göbekli, kirli sakallı,  hali vakti yerinde bir adamım İzmir’de tekstil üzerine bir ofisim var. Anlatacağım hikayeye kadar aslında tam olarak hetero bir erkekti. Evimden sürekli ayrı olmanın da dışında, doğam gereği biraz çapkın gece hayatına düşkün bir erkeğimdir. Ofisimde Bir bayan asistan’ım, bir de ofis boy olarak çalışan bir çocuk var. Sekreterim Hande eşinden ayrılmış çocuklu dul bir kadın, kırklı yaşlarında, uzun boylu, sürekli topuklu ayakkabılar giyen, genelde mini etekle işe gelen alımlı hoş bir kadın. Asistanımdan öte benim dostum.. Dolgun bir maaşı ve kolay bir işi var. Zaten ayin yarısı ofiste yokum bile. Bunun karşılığında da benim bütün ihtiyaçlarını karşılayan, dostluk arkadaşlık eden, yeri geldiğinde kadınlığımı yapan bir kadın. Ofisimin oldugu residenceta aynı zamanda kendime ait stüdyo bir evim var.  Hande aynı zamanda bu evi hem temizler, derler toparlar. İş çıkışlarinda bazen bana yemek yapar, hatta bazı geceler yemeğe eşlik eder. Ali ise 20’li yaşlarının başında genç, kisa boylu, parlak bir çocuk üniversite öğrencisi. Fakir bir ailenin cocugu. Cok sessiz sakin sevimli bir oğlan.  Küçük bir ofis olduğumuz için aslında hepimiz birbirimizi aşağı yukarı biliyoruz. Ali de dogal olarak Hande’nin aynı zamanda benim sevgilim olduğunu da biliyor ama kimse kimseye bir şey çaktırmıyor tabii ki. Günlerden bir gün Ali ofiste yokken cok azmıştım. Ofiste Hande ile benden baska kimse yoktu. Hande’nin üzerinde kısa dar bir etek ve inca siyah naylon coraplari beni çok  azdirmisti. Aksami bekleyecek sabrim kalmamıştı. Handeyi oracıkta sikecektim. Yanima çağırdım ve kafasından bastirip yere cöktürdüm, fermuarımı açıp  bir anda onu yarrağımla yüzyüze bıraktım. Hande dizlerinin dizlerin üstüne çökmüş sıkımı iştahla ağzına alıyordu. Mini eteği sıyrılmış bluzundan memeleri dışarıya çıkartmıştım. Saçlarından tutup boğazına kadar sokuyordum hunharca, sanki kusacakmış gibi sesler çıkartıyordu. 5 dakika ya geçmişti ya geçmemişti ki bir anda kapı açıldı ve Ali birden içeriye girdi.  Hande’nin arkası Ali’ye dönüktü ve saçları elimde ağzına kadar boğazına kadar yarrağımla  doluydu. Ali öylece kalakalmış ağzı açık bir şekilde bize bakıyord.  Ben toparlanmak için kendimi acele ile geriye çektim. Bu sefer sikim Hande’nin ağzından çıktıktan sonra kabak gibi meydana çıkmıştı. Sikim uzun değildir ama etli ve kalındır. Ali bir Hande’ye bir bana bakıp özür diliyordu ama kafasını bizden ayıramıyordu sanki..Bir 10 saniye sanki zaman durmuştu.  Kendini toparladıktan sinra ozur dileye dileye odadan dışarıya çıktı. Hande de giyinip dışarıya çıktı alel acele. Ben de, Hande de biraz utanmıştık. Ofisten dışarıya çıkmaya, kahve içmeye karar vermistim. Ben dışarıda kahve içerken Ali’nin ne kadar çok şaşırdığını ve nasıl tepkisiz donakaldığını düşündüm, garip gelmişti.. Sonra akşam Hande ile bu konuyu konuştuğumuzda Hande Ali ile konuştuklarını hani kusura bakma gibi gibisinden bir konuşma yaptığını söyledi. Ali ise zaten bizim aramızdaki ilişkiyi bildiğini ama o şekilde görünce şaşırdığını söylemiş, konu kapanmış. Takip eden günlerde Ali ile olan ilişkimiz garip bir hal almıştı. Sanki benden utanıyor, surekli beni izliyor ama ben ona dönünce gözlerini kaçırıyor gibi hissediyordum. Bir de giyim tarzının değiştiğini hissediyordum. Sanki esk**en daha resmî, daha maskülen giyiniyordu da son zamanlarda dar kotlar, dar tişörtler giymeye başlamıştı. Bir gün beraber eski bir numuneyi ararken, o numune dolabının en alltaki çekmecesini karıştırıyordu. Yere çömelmiş, düşük belli pantolonu iyice çatalını altına doğru inmişti. Neredeyse hiç bir tüy yoktu belinde ve iç çamaşırı siyah hafif transparan bir şeydi. Çok şaşırmıştım, bu sefer donma sırası bana geçmişti.. Ali günler geçtikçe gözüme daha feminen gözükmeye, aklımı karıştırmaya başlamıştı. Bir taraftan kızıyor, bir taraftan onun için üzülüyor ama bir taraftan da heyecanlanıyordum. Kendi içimde çok karışmıştı açıkçası. Takıp eden günlerde iki haftalığına yurt dışına çıktım. Geri döndüğümde doğum günüm geçmişti ama bana ofiste küçük bir pasta sürpriz yapmışlardı. Hande hediyesini verdi, normal bir şekilde öpüştük. Ali ise hediyesini verdikten sonra bana öyle bir sarıldı ki belinden itibaren göğüslerine kadar neredeyse yapışarak yanağımi dudaklarıyla öptü. Öyle yana yanağa bir öpücük değildi bu.. Hande de anlıyor mu acaba diye çaktırmadan baktım, o hiç oralı değildi. Artık Ali yayından çıkmıştı. O sessiz sakin efendi çocuk gitmiş, ofiste her fırsatta bir yolunu bulup fiziksel temasta bulunan kıpır kıpır bir Ali gelmişti. Masama bir dosya getirdiğinde bile bir fırsatını buluyor beraber bakabilme bahanesiyle omuzuma koluma bacağıma dokunmaya çalışıyordu. Ben bir taraftan garip duygular hissediyor diger taraftan onun abarttigini dusunerek ona kizmaya baslamistim artik. Kendi kendime ben gay mi oluyorum, niye ben böyle hissediyorum diye kaygı duymaya başlamış, bu kaygıyı ona sinirlenerek bastiriyordum galiba. Günler böyle geçiyor, ben arada yurt dışına gidip geliyordum. 14 Şubat sevgiler gününde sabah eve esrarengiz bir hediye gelmişti. Üstündeki notta “seni çok seviyorum, umutsuz aşkım.. Varlığın bile bana yetiyor hayallerimin erkeği, sevgililer günün kutlu olsun” yazıyordu. Bu Hande değildi, yurtdışında yaşayan karım da değildi. Kimdi bu notun sahibi, yok sa Ali olabilir miydi bu? Bu soru aklımı çok kurcaladı ve ofise indim. Cumartesi idi ve ofiste kimse yoktu. Ali’nin masasına gidip çekmeceleri açtım ve onun elyazısı olan ajandası ile notu karşılaştırdığımda bu hediyenin Ali’den geldiğine artık emin olmuştum. Ne yapacağımı bilmiyordum ama bu saçmalık artık bir son bulmalıydı. Neyse o gece Hande ile yemeğe çıktık, eve geldik seviştik. Ama bu olay aklından bir türlü çıkmıyor beynimi kurcalayıp duruyordu. Bu konuyu Handeye acmalimiydim, sonuçta Ali ile benden daha fazla mesai harcıyor zaman geçiriyordu.  Yoksa hiç suyu bulundurmadan mi halletmeliydim bu işi.
Ertesi gün uyandım, duşumu aldım, sabah kahvemi içtim ve Ali ile konuşmaya karar verdim. Yollarımız ayrılacaktı, bunu onu incitmeden yapmak zorundaydım. Hem maddi hem manevi onu kollayarak yapacaktım bu işi. Pazar günüydü ve Ali’yi kordon bir yere rakı içmeye çağırdım. Her şeyi bildiğimi, anladığımı söyleyecek, bu işin böyle gitmeyeceğini tatlı tatlı anlatacaktım. Sonuc olarak Ali-yi çok severdim ve çok iyi bir çocuk olduğundan şüphem yoktu. Sozlestigimiz yerde buluştuk. Ben zaten çoktan oturmuş rakıya başlamıştım. Ali geldi, yüzünde hem çok mutlu hem çok çekingen bir ifade vardı. Bence belli belirsiz biraz da pudra vardı sanki. Onunla ne konuşacağını çok merak ediyordu ve tahminen anlamıştı sanki. Ali ile ilk defa başbaşa yemek yiyor, sohbet ediyorduk aslında. Ben konuya nasıl başlayacağımı bir türlü bilemeyince hem rahatlamak için rakıya devam ediyor hem de sohbet sohbeti açıyordu. Ne kadar da içten konuşuyor, ne kadar da tatlı tatlı anlatıyordu aslında. O da alkolün etkisiyle rahatlamıştı biraz. Tutucu ailesinden rahatsızdı çok, sonra ailesinin geçim zorluklarından bahsetti biraz. Küçük kız kardeşini onun okuttuğundan bahsetti ve bana ne kadar iyi bir patron olduğum için teşekkür etti defalarca. Haydaa, şimdi isim katlanarak zorlaşmışti, nasıl söyleyecektim ben  bu çocuğa artık beraber çalışmamışız gerektiğini. Kafam çok karışmıştı. Rakıya devam ediyorduk hatta ben ikinci şişeyi ısmarlamıştım. Saat akşam 10 sularında artık ikimizde sarhoştuk ve ben cesaretle her şeyi bildiğimi, zaten daha öncesinde de
bir şeyleri anlamış olduğumu güzel bir dille anlatıp, bunun böyle devam edemeyeceğini söyledim. Tazminatını da vereceğimi, kız kardeşini de okutacagimi söyledim. Susmuş, gözlerini onundeki tabaga dikmiş kafasını hiç kaldırmıyordu. Ben de susmuştum. Zaman yine durmuştu sanki. Gözünden ilk önce bir iki damlanın düştüğünü gördüm. Içim parçalanmıştı. Onu insan olarak çok sevdiğimi, yaşının daha çok küçük olduğunu her şeyin onun adına daha güzel olacağını vs. söylüyordum ki artık gözyaşları sicim gibi akıyordu masada. Hesabı istedim, ödeyip kalktık. Sessizce yuruyorduk.Tam arabaya doğru geldiğimizde vedalasmak üzere ben elimi uzattım, elimi tuttu kendime çektim ve bu sefer ben ona kocaman sarıldım. Birden ağlamaya başladı, basini gogsume göğsüme kirarcasina bastırarak hıçkırıyordu. Iki dakika öylece sarıldıktan sonra biraz normallesti. Bana cok sarhos olduğunu, bu halde eve gidemeyeceğini, ailesini bu haline çok kızacağını ve ofiste uyuyup uyuyamayacagini sordu. Ne diyebilirdim ki, nasıl hayır derdim.. Beraber arabaya bindik, residansa geldik. Ofis asansörlerine doğru yöneldi. Içim cok kotu olmustu, kendimi cok kotu hissetmistim. Onu ofise nasıl gönderecektim yatmaya. Ona eve gel dedim, ofiste yatılmaz bu halde ne bır kıyafetin var, ne başka bir şeyin. Hiç sesini çıkarmadı. Beraber eve girdik. Elini yüzünü yıkamasını benim de bu arada ona pijama vereceğimi söyledim. Benim bedenim XL, Ali small. Bir alt bir de tişört verdim ona lavabidan çıkınca, ardında ona iki kahve yapmasını rica ederek duşa girdim. Duştan çıktım, kahveler hazırdı. Ali verdiğim tişörtü giymiş altında sadece iç çamaşırı vardı. Açıkçası ne olduğu da gözükmüyordu, benim tişört nerdeyse dizine kadar geliyordu. Alt pijamanin uzerinde durmadığını, çok büyük geldiğini söyleyerek özür diledi. Yan yana aynı kanepede oturuyorduk. Tişört baldırlarının üzerinde bitiyordu ve bacaklarının ne kadar puruzsuz, tüysüz olduğunu fark ettim. Caktirmiyordum ama bayağı bayağı bakıyordum. Ayakları çok güzeldi sonra, ufacık, bakımlı.. bir sure sessizlikten sonra benden bir ricası olduğunu, nasılsa her şeyin bittiğini, yarından itibaren beni bur daha hiç görmeyeceğini, 5 dakikalığına bile olsa dizlerime yatmak istediğini söyledi. O kadar kibarca, o kadar yalvarircasina istiyordu ki.. Basını bacağıma koydu ve kanepeye kıvrılarak uzandı. Ağladığını hissediyordum. Neden bilmiyorum ama ağlayan insana karşı büyük bir zaafın var benim. Ellerimle basını okşamaya başladım. Saçlarını oksuyordum. Ağlaması durmuştu sanki. Öylece belki bir saat kalmıştık. Ben arkama yaslanip uyuyamamıştım, o da uyumuş. Alkolün de etkisiyle tabiri caiz ise sızıp kalmışız. Gece yarısı uyandığımda o hala kucağımda uyuyordu ama dizlerimden biraz daha yukarılardaydı başı. Neredeyse sıkımın üzerinde diyebilirim aslında. Ali, Ali seslendim ama baygın bir şekilde uyuyordu. Kafası sıkımın üzerinde sıcaklığı ve çok masum bir ifade vardı yüzünde. Tişört beline kadar sıyrılmış, poposu sağ elimle avuçlama uzakligindaydi. Artık kendime hakim olamıyordum, sıkım kalkmaya baslamisti. O kadar istiyordum ki o güzel küçük poposunu avuclamayi.. iki üç dakika hiç bir şey yapmadan öylece bekledim. Yarrağım kazık gibi olmuştu. Çok sessizce yanıma uzanır mısın diye bir söyledi. Allahım çok heyecanlanmıştım ve sandino lafı bekliyormuş gibi yanina uzandım usulca. Kaşık pozisyonunda kollarımın arasındaydı. Sikim poposuna değiyor, kalbim onun sırtında gümbür gumbur atıyordu. Teşekkür ederim aşkım diye fısıldadı sessizce. Dudaklarım boynunda kulak memelerinin izasindaydi. Nefesimi ısıtıyordu ama ben onlari öpmeye cesaret edemiyordum.
Aniden kollarımın arasında donuverdi ve dudaklarima yapıştı birden bire.. deliler gibi öpüşmeye başladık, birbirimizin dudaklarını ısırıyorduk. Ellerim tüm vücudunda dolaşıyor, götünü koparircasina avucluyordum. O ise dudaklarımı bir an bile bırakmıyordu.. Yarragim küçük pipisine dayanmıştı patlarcasina.. sevgilim, aşkım, erkegim diye diye öpücükler kondurarak göğüslerim, göbeğime aşağılara doğru iniyordu.. ilk önce küçük öpücükler kondurdu yarragimin her yerine, sonra avuçlayıp yarragimi tassaklarimi öpmeye başladı.. Ve en sonunda ağzına aldı, sicacikti ağzının içi.. dişlerim değiyordu küçük küçük. Tecrübeli olmadığı o kadar belliydi ki.. dayanamayordum artık, yarragimi ağzından hiç çıkartmadan ters cevirdim onu, ve 69 pozisyonunda u güzel küçük, mis kokulu götünü öpmeye yalamaya başladım. Got deliğini dilliyordum ama dilimin ucunun bile içine giremeyecegi kadar kucucuktu deliği. Ahlamaliri o kadar güzel o kadar utangaçtı ki.. Tuttuğum gibi domallttim onu koltukta, yarragimin kafasını tükürüklerim tam sokacağım birden aşkım ne olur yapma diye yalvarmaz mi.. deliye dönmüştüm. Taşak mi geçiriyorsun lan sen benimle diye tokadı bastım. Vur aşkım,  döv ama ne olur bu gece sökme beni diye yalvarıyordu. Niye dediğimde ise bakire olduğunu ve bana çok özel bir gecede beyaz jartiyerler, camasirlar, gelinlik gibi bir gecelik giyerek bekaretini bozdurmak istediğini söyledi. O zaman sana kocam demek istiyorum diye de ekledi.. Artık çıldıracaktım, bu fıkır beni daha da delirtti. Kâh eliyle oynarak, kah ağzına alarak boşalttı beni.. Tüm döllerimi yuttu, ağzıyla sıkımı temizledi ve hemen ardında ikimizde koltukta, onun başı göğsümde çırılçıplak uyuya kaldık..  Ali, artık benim kucuk tatli bakire sevgilim Alis olmuştu..
Not: hikâyenin devamı gelecek, eğer beğendiyseniz mesaj atın.

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

You may also like...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir