Genel

Hayatımın Akışı Nasıl Değişti-2

Merhaba 7ty.club porno hikaye severler için pek çok erotik hikayeyi sizlerin beğenisine sunuyor.Neredeyse google da bulabileceğiniz tüm hikayeleri bir araya toplayıp okkalı bir arşiv yaptık.

Babes

Merhaba. Hayatımın gidişatını değiştiren olayları anlatmaya kaldığım yerden devam ediyorum.

Erkekliğimi kaybettikten ve Gaye’liğe terfi ettikten sonra bakkalından ayrılırken Cemal bana “Şimdi bak beni iyi dinle… Evet bundan sonra benim karım olmanı istediğim gibi, senin sorumluluğunun da artık bende olmasını istiyorum… Ancak bu isteğime rağmen şimdi şu şekilde yapacağız: Sen buradan çıktığın anda seni ne arayacağım, ne de soracağım… Çünkü senin hususi olarak benim yarrağım için kudurmanı, yarrağımı tekrardan yemek için kendi ayağınla koşa koşa önümde diz çökmeni görmem lazım. Eğer bana bu şekilde geri gelirsen anlayacağım ki gerçekten de sen benim karım, ben de senin kocan olmuşum… Diğer durumda zaten sen yoluna ben yoluma olur ve seninle işim tamamiyle biter… Sana biraz mühlet vermiyorum yani. O yüzden de karar vermek için acele etme. Ama bekletmenin de bokunu çıkarma. Yoksa bu yarrak girecek başka delikler bulur ve seni unutur…” diyip hınzırca gülümsedi ve bir anda ben yokmuşum gibi davranırcasına bana arkasını dönüp üstünü giyinmeye başladı.

Ben de herhangi bir şey söylemeden, kafam karışık bir şekilde bakkaldan çıkıp eve döndüm. Saat bir hayli geç olmuştu ve bu yüzden evdekiler de nerede kaldığımı sordular. Ben de mahallede arkadaşlarla saklambaç oynadık diyince durumu fazla üstelemediler.

Odama geçip kendimle başbaşa kaldığımda tüm yaşadıklarım tekrardan gözümün önünde canlanır gibi oldu. Kafam zaten karışıktı ama yalnız kaldığım anda sanki daha da karışmıştı. Bir kere şu bir gerçekti ki, Cemal’in hakkımda söylediği her şeyi o an için tamamiyle kabullenmiştim. Yani erkeklik rolünün pek de bana uymadığı, hatta uymayacağı düşüncesinde hemfikirdim. Ve elbette ki yine Cemal’in bana sunmuş olduğu, bir erkeğe kadınlık yapma rolü, adeta üzerime oldukça yakışan bir kıyafet gibi olmuştu. Özetle, yediğim o kalın ve gerçek bir erkek yarrağı bende tabiri caizse bir aydınlanma yaratmıştı. Ama tüm bunların beraberinde beni bir korku da sarmıştı. Bu korkuyu ise tarif etmek açıkçası çok da zor değildi.

Bir kere o dönemler ne kadar saf olursam olayım; “Ya adım çıkarsa?, “Ya benim bu yaşadıklarımı başkaları da duyarsa?”, “Ya her şey ailemin de kulağına giderse?” benzeri düşünceler bir çok yeni yarrak yemiş ibne adayında olduğu gibi benim de kafamda çınlamaya başlamıştı. Bu gibi cevabı ilk aşamada beliriz olan sorulara net bir cevap veremediğim için, Cemal’in bana bıraktığı zaman tanıma sürecini yaşamaya ve bir süre Cemal ile iletişim kurmamaya o an itibariyle karar verdim.

Bu karar veriş süresi zarfında okula gidip gelmeye, kendi rutinimi yaşamaya devam ettim. Tabi okulda klasik biçimde elle tacizlerin, arkama geçip değdirmeli şakaların da yine ardı arkası kesilmiyordu. Ancak bu kez bir fark vardı. Ben artık bu tip tacizlerden ve şakalardan fazlasıyla haz duyuyordum ama yine şu “ya adım çıkarsa?” korkusu dahilinde sanki rahatsız oluyormuş gibi yalandan tepki göstermelerime çaktırmadan devam ediyordum.

Yan sınıfta Gürkan isimli, sınıfta birden fazla kere kaldığı için yaşı bizden büyükçe olan bir öğrenci vardı. Kendisini fiziken tanımlamak gerekirse, adeta tıknaz bir gorili andırıyordu. Boyu kısaydı ama gücü kuvveti yerindeydi, yaşına göre de kaslı bir yapıdaydı.(Güreş sporuyla ilgilendiğini sonradan duymuştum.) Onun dışında esmer ve pek de yakışıklı olmayan bir tipi vardı.

Beni en çok taciz eden isim de Gürkan oluyordu. Aynı sınıfta olmamamıza rağmen maskülenliğinin onda yarattığı yüksek özgüveninden olsa gerek, benimle kısa sürede gayet laubali bir münasebet içerisine girebilmişti. Elle şakalar, duvara sıkıştırıp git gel yapmalar, meme sıkmalar, parmaklamalar… Bana bu yaptıkları artık sınıflarımızın bulunduğu katta herkes sıradan karşılanıyor, bizi gören kızlar bile kıkırdayarak yanımızdan geçiyorlardı. Böylesine baskın bir karaktere ben de fazla karşı gelemiyordum ama Cemal’in yarrağını yedikten sonra zaten karşı çıkmalarım da dediğim gibi “sahte” bir hale gelmişti. Dersleri kötü olmasına rağmen zekasının yüksek olduğunu düşündüğüm Gürkan, sanırım benim tepkilerimdeki sahteliği anlamış olacak ki, bir ara bana “Sende bi gariplik var ama dur bakalım yakında çıkar kokusu” demişti. Bunu dedikten sonraki dönemde ise sanki daha sert biçimde pandik atmaya, arkama geçince daha şiddetli git gel yapmaya başladı. Adeta zevk aldığımı keşfetmiş de bana dolaylı yoldan sahip oluyor gibiydi.

Hatta bir keresinde ben sınıfıma doğru giderken bu çaktırmadan arkamdan yürümeye başlamış ve orta parmağını tam göt deliğime isabet edecek biçimde adeta saplayıvermişti. Ben tabi hiç beklemediğim bi anda yediğim parmakla adeta havaya zıplamıştım. Diğer yandan sanırım Cemal’in yarrağıyla iyice açıldığı için olsa gerek, o parmak pantolonum ve külotum üstünden atılmasına rağmen adeta deliğimin yarıdan coğuna kadar girebilmişti. Neyse ki Gürkan o an bunu farketmemişti ve bir de kıçıma şaplak atıp sınıfına doğru yol almıştı.

Okul hayatım bu şekilde tacizlerle devam ederken, diğer yandan akşamları odama geçip kendimle başbaşa kaldığımda ödevlerden arta kalan zamanları Cemal’i ve yaşadıklarımızı düşünerek geçirmeden edemiyordum. Sadece o anları kafamda yeniden canlandırmak dahi elimi, kolumu, kafamı, bacaklarımı, hatta deliğimi garip bir karıncalanma içerisine sokmaya yetiyordu. Ayrıca önümdeki küçük pipi de kendi kendine dikeliyordu ve bir süre sonra bu düşünceler eşliğinde pipimle oynamaya başlar olmuştum.

Zaman ilerledikçe bir elimle pipimle oynamanın yanında diğer elimle kendi vücudumun belli bölgelerini okşamanın da bana keyif verdiğini keşfedebilmiştim. Bir ara yarrak yediğim deliğimi de pipimle oynarken parmağımla yokladığımda zevkimin ikiye hatta üçe katlandığını farkettim. Böyle böyle kendimi keşfetmeye devam ediyordum.

Ancak bu kendi kendimi keşfetmeler, keşfederken de tatmin etmeler bende bir doyum oluşturmuyordu. Doyumdan ziyade, Cemal’e olan açlığımı arttırıyor gibiydi. Çünkü bunu yaparken düşündüğüm tek şey bir süre sonra Cemal’in o an yanımda olması, bana yine o akşamki gibi sahip olmasıydı. Benim için karşı cins kavramı Cemal olmuştu. Arzuladığım tek şey O ve içimi yeniden doldurmasını istediğim kalın yarrağıydı. Demek ki yarrağın tadını bir kere alınca, gerçekten de bir daha iflah olunamıyormuş…

Sonra aynada kendime, vücuduma bakmaya başladım. Bembeyaz bir vücudum vardı ve tek bir tüyüm dahi olmadığı için özellikle heyecanlanıp hafif terlediğim an parıl parıl parlıyordum. Vücut hatlarım erkeksilikten oldukça uzaktı. Bel desen nispeten ince… Bacaklar desen uzun, pürüssüz ve dolgun olmasına rağmen oldukça düzgün… Kalçalar desen çıkık ve yanlardan hafif basenli… Memeler desen ergenliğe yeni giren kız memesi gibi hafif belirgin ve uçları da önünde hafif tomurcuk kıvamlı şişkin… Ellerim ve ayaklarım zaten hep kızlarınki gibi güzel ve küçük kaldılar. Pipim ise neredeyse içine kaçacak kadar ufak ve eğreti bir görünümde; zevklenince hafif dikelmesine rağmen, karşı cinsi tatmin edemeyeceği ve çiş yapmak harici pek bir işlevinin olmayacağı belki de taa o zamanlardan belli olan bir hakikatti.

Evet Cemal bir konuda daha oldukça haklıydı. Böyle bir erkek vücudu olamazdı. Ben galiba gerçekten yanlışlıkla erkek olarak dünyaya gelmiştim. Bunları düşünürken aynada vücudumu okşamak da ayrı bir keyif vermeye başladı ve küçük pipim dikelince sanki bir kadına pipi yapıştırmışlar gibi eğreti bir görünüm oluştu. Orgazm olup boşaldığımda ise zaten küçük olan pipim iyice küçülüp adeta içine kaçacak gibi oluyordu.

Artık bünyemi karşı konulmaz bir azgınlık sarmaya başlamıştı. Hal böyleyken, işbu raddeye gelip de Cemal’e koşmaktan başka çarem olmadığını anladığım an, bir süredir gitmemekte ısrar ettiğim Cemal’in bakkalına akşam vakti yeniden gitmeye karar verdim. Bakkala girdiğimde Cemal bir müşterisiyle sohbet halindeydi ve beni görünce bana bakıp kafasını merhaba der gibi hafif sırıtarak salladı. Sonra tekrar müşterisiyle sohbet etmeye bir süre daha devam etti. Ben sohbetlerinin bitmesini beklemeye geçtim. Bu esnada Cemal’i de çaktırmadan süzüyordum. O an sanki duygularımı serbest bıraksam üzerine atlayacak gibiydim ama yine de irademe hakim olabilmiştim. Tegahın arkasında olduğu için önünü göremiyordum ve görebilseydim herhalde sadece orasına bakardım. Sanki susuzluktan ölüyordum ve benim suyum da o yarraktan akıyor gibi bir moddaydım.

Müşterisi en sonunda bakkaldan çıktı ve Cemal ile başbaşa kaldık. Şimdi bana yine pis pis sırıtarak bakıyordu ve hiç bir şey söylemeden öyle duruyordu. Ben o an gereksiz bir artistlikle yine duygularımı bastırmaya devam ettim ve sadece “Merhaba” diyip gülümsemekle yetindim. Cemal benim selam vermemin ardından yanımdan geçip bakkalın kapısını kitledi ve sonra yanıma gelip kibarca elimden tutarak beni ilk kez sikildiğim şehvet yuvamıza, yani depoya götürdü. depoda kanepenin yanına geldiğimizde durduk ve büyük ellerini sertçe kalçalarıma atarak beni kendine çekti.

Pis pis sırıtmayı bıraktı ve ciddi bir ifadeyle “Yarrağımı özledin ve koşa koşa bana geldin dimi lan küçük ibne?” dedi. Sonra “Ama seni takdir ettim. Yine iyi dayandın haa… O göt şimdi nasıl zonkluyodur içine yarrak girsin diye var ya… Ben yarrağımı deliğine yaklaştırsam o delik yarrağımı kendisi içine çeker kesin…” diyip gülmeye başladı.

Ben bu sözler karşısında garip bir aşağılanma ve bu aşağılanmanın yarattığı bir o kadar garip bir zevkle ne yapacağımı şaşırmış durumdaydım. Sonra biraz cesaretimi topladım ve “Seni özledim…” gibi bir cümle kurabildim. O da bana sırıtarak “Beni mi daha çok özledin yarrağımı mı? De hele bakiym?” dedi. Ben de utana sıkıla “Hem seni, hem de yarrağını…” dememle kıçıma sert bir şaplak atması bir oldu. Bana bu sefer kızgın bir suratla “Beni özleyeceksin ulan sadece orospu! Senin kocan benim. O özlediğin yarrak da kocanın, erkeğinin sikicinin yarrağı anladın mı lan!?” diyip dudaklarıma yumuldu ve sertçe öpüşmeye başladık.

Bir süre böyle ayakta öpüşmeye devam ettik ve birden beni kanepeye itti. Bacaklarımı havaya kaldırdıktan sonra hızlıca altımdaki eşofmanı ve beyaz külodu çıkarttı. Bacaklarımı havaya kaldırmış halde okşamaya başlarken “Ulan bu beyaz pürüssüz dolgun bacakları yerim ben yerim” diyip öpmeye, ısırmaya ve yalamaya başladı. Adeta bacaklarımı ve baldırlarımı yemek gibi yiyordu. Bacaklarımdan kalçalarıma doğru indi ve bir anda kafasını daha önce yaptığı gibi deliğime yönlendirdi. Ben tabi bu eylemle birlikte yine gerçek dünyayla iletişimimi kopartır hale gelmiştim. O sakalların kalça butlarıma batması, dilinin bu sefer rahatça içine gidebildiği deliğimdeki hareketleri beni tekrardan bulutlara çıkarmaya yetmişti. Ara ara deliğimden yukarı çıkıp pipimle deliğim arasındaki bölgeyi de yalıyor, bir yandan da “Offf kaymak gibisin ulan! Senin her yerini yalamaya doyamam ki ben yavrum!” gibi sözler sarfediyor, hayvani sesler ve homurtular çıkartıyordu.

Bu esnada benim de tüm vücudum koordineli biçimde zonkluyordu. Deliğim de inanılmaz bir tempoyla açılıp kapanıyordu. Bir ara kafasını geri çekip “Deliğinin sahibi deliğinle temas edince nasıl da geberiyorsun zevkten dimi küçük ibnem benim. Gerçi sen artık ibne değil orospusun. Çünkü sen artık benim karımsın. Buraya geri gelerek de karım olduğunu kanıtlamış, kabul etmiş oldun. Bunun elbette ki senin için belli mükafatları olacak. Bir kere bugün seni çok daha acımasızca ve soluksuzca sikerek kaç zamandır hasretini çektiğin yarrağıma doyuracağım. Sonra bugünden sonra seni artık evime alıp bizzat orada sikeceğim. Böylece yeri gelecek sabaha kadar yarrağımı yiyeceksin ve yatağımda koynumda uyuyacaksın. Seninle fırsat buldukça karı koca hayatı yaşayacağız. Sende artık yanımdayken karı gibi olacaksın. Sana kıyafet-makyaj-peruk vs. ayarlayacağız. Zaten bu halinle de karı gibisin ama benim yatağıma gireceksen önündeki o tatliş düğme pipi hariç, tam bir karı gibi olman gerekiyor.” dedi.

Ben söylediklerini dikkatle dinliyor olmama rağmen, içerisinde bulunduğum ruh hali dolayısıyla sadece “Yap Cemal abi, istediğini yap…” diyebildim. Cemal bi anda sol baldırımı eliyle sıkarak “Ne Cemal abisi lan?! Başbaşayken artık bana kocacığım diyeceksin, erkeğim diyeceksin, Cemalim diyeceksin anladın mı kaltak?!” dedi. Ben de hemen “Tamam kocacığım…” dedim ve sıktığı yeri öpüp deliğime yönelerek diliyle deliğimi sikme işlemine tam gaz devam etti.

Sonra yine kanepede 69 pozisyonuna geçtik. Bu sefer o müthiş yarrak benim ağzımdayken deliğim yalanıyordu. Deliğimden aldığım hazzın eşliğinde yarrak yalamak gerçekten apayrı bir keyifti. Her şey bir yana, yarraktan ağzıma yayılan o müthiş erkek tadı anlatılmaz yaşanır kıvamda bir lezzete sahipti.(Yarrak yalamayı seven herkes ne demek istediğimi gayet iyi anlıyorlardır.) Bir ara Cemal bana “Taşşaklarımı da em yavrum!” diyince bu kez ağzımı taşşaklarına yönlendirdim. O testorteron dolu topları tutan torbamsı bölgeden de yoğun bir tat geliyordu. Bu tat, hafif terli bir tattı ama yine de beni mahvediyordu.

Deliğimden yalamalar eşliğinde çıkan şap şup sesleri artmaya başladı. Belli ki tamamiyle kayganlaşmış ve Cemal’in o haşmetli yarrağını kabul etmeye fazlasıyla hazır hale gelmişti. Cemal de bu şekilde düşünmüş olmalı ki birden beni kenara çekip ayaklandı ve elleriyle ayak bileklerimi kavrayıp misyoner pozisyonuna geçmemizi sağladı. Demir gibi semsert olmuş yarrağını artık yarrak yemek için neredeyse dile gelecek olan deliğime bastırma eylemine geçti. Yarrak deliğime değer değmez, sanki deliğim bir an önce bu sopaya benzeyen şeyi içinde kaybetmek istiyor gibi zonklamaya, açılıp kapanmaya başladı. Tabi durum böyle olunca da hafif sızıya rağmen o kocaman yarrağın içime köklenmesi hiç de zor olmadı. Yarrağını köküne kadar sokup ayak bileklerimi omzuna aldığında, sanki içimde bir yerlerde apayrı bir zevk dalgası meydana gelmiş gibi etrafı beyaz görmeye başlamıştım. Başım dönüyordu, kulaklarım uğulduyordu ama bu durumumdan hiç mi hiç şikayetçi değildim.

Bu esnada Cemal de hızlı hızlı nefes alıp vermeler ve hırıltılı hırıltılı ohlamalar eşliğinde yavaştan girip çıkma temposunu belirliyordu. Hızı her giriş çıkışla beraber belirgin bir oranda artış gösteriyordu. Bende de bana her köklediğinde daha da derine girmesi isteği oluşmuştu. Deliğimin çok daha derinlerine, çok daha hızlı ve çok daha sert girmesini istiyordum. Belli ki tam bir yarrak hastası, seks bağımlısına dönüşüyordum. Artık geri dönüşümün olmadığını da anlamıştım. Ben Cemal’in karısıydım, Cemal de benim kocamdı. O yarrak deliğimi tamamiyle doldurduğu ve sonra hızla geri çıkıp tekrardan doldurduğu her an, bu zevki yaşayabildiğim için ne kadar şanslı olduğumu daha iyi kanıksıyordum. Gerçek bir erkek tarafından bu duyguların bana yaşatılıyor olması da, benim adıma bir diğer büyük şans olmalıydı. Cemal beni pistonladıkça içimde kalan ufacık erkeklik kalıntıları da beraberinde buharlaşıyordu.

Cemal ile seksimiz, benim yine kanepede köpek pozisyonuna geçmemle devam etti. Erkeğim beni sertçe pistonlamaya kaldığı yerden devam ediyordu. Bu arada köpek pozisyonunda da sikilmenin bende ayrı bir zevk yarattığını söylemem gerekiyor. Sanırım giriş çıkışlarında kasıklarının kuyruk sokumumun altına yaptığı baskı, yine ara ara girip çıkarken sırtıma doğru eğilip kulağımı ve boynumu emmesi, göğsündeki kılları sırtımda hissetmemle içimde oluşan o iç gıdıklayıcı duygu dolayısıyla bu şekilde sikilmek de oldukça hoşuma gitmişti. Bir ibne için erkeğinin altında ezile ezile sikilmenin zevki, seksimizi gerçekten ayrı bir boyuta taşıyordu.

Cemal artık iyice hızlanmıştı. Deliğim bir gıdım direniş dahi gösteremeyecek ve o kol gibi yarrağı içine kolayca kabul edecek hale gelmişti. Bir ara yarrağın içimde hafiften şişmeye başladığını hissetmemle birlikte Cemal’in garip böğürtüler eşliğinde içime yarrağını kökleyip o şekilde kalakalması bir oldu. Beraberinde içim yine o sımsıcak sıvıyla dolmaya başladı. Belli ki içime boşalıyordu. Oluk oluk akarcasına gerçekleşen boşalması, içime tohumlarını itinayla ekmesi bittikten sonra üzerime külçe gibi yığılıverdi.

Tabi ben de nefes nefeseydim ve üstüme öytlece düşünce altında ezilir halde kalmıştım. Yine de durumumdan pek de şikayetçi değildim. Ayrıca bu sefer boşalmamıştım ama yine de kendimi aldığım onca zevk dahilinde fazlasıyla tatmin olmuş hissediyordum.

Sonra kocacığımın yarrağı içimden yine öncesinde olduğu gibi küçülerek çıktı ve yanıma yığılarak bir süre de o şekilde gözleri yarı kapalı tavana bakarak hızlıca nefes alıp vermeye devam etti. Gerektiği kadar enerjisini toplayınca da kendine gelip yarrağını yanda duran ıslak mendille sildikten sonra pantolonunu giymeye başladı. Bana da bir tane ıslak mendil uzatıp deliğimi silmemi söyledi ve sonra “Hadi güzelim geç oldu giyin de çıkalım” dedi. Ben deliğimi silerken parmağımla da çaktırmadan kontrol ettim. Bıraksam tüm parmaklarım deliğime kolayca girip çıkabilecek kadar açılmış ve kaygan durumdaydı. Neyse sonrasında deliğimi yeteri kadar temizledim ve giyinip bakkaldan çıkmaya hazırlandım.

Bakkaldan çıkarken Cemal beni birden durdurdu ve yine yanda duran kolinin içinden bir adet pakedinde açılmadan duran plastik yarrak çıkarttı. Sonra bu yarrağı bana uzatıp “Karıcığım ben malumun senin her an yanında olamayabilirim. Ben yokken ve beni arzularken bunu deliğine sokup çıkartmanı istiyorum. Böylece hem deliğin ben yokken de yarrak yeme ihtiyacını karşılamış olur, hem de kendini tatmin ederken nispeten daha iyi doyuma ulaşırsın. Gördüğün gibi kocan seni düşünüyor.” diye gülerek “Hadi güzelim şimdi yorulmuşsundur git evine bir güzel uyku çek. Yarın akşam seni yine bakkala bekliyorum. Evden de bir arkadaşta kalacağım falan diyip izin al. Çünkü bu sefer bakkalda değil, bana gideceğiz ve orada altıma yatacaksın. Anlayacağın yavaş yavaş gerçek karı koca hayatına doğru geçiş yapıyoruz hadi yine iyisin” dedi ve sonra bir de siyah torba uzatıp “Al o elindekini de bunun içine koy. Ne olduğunu görmesinler.” diyerek beni bakkaldan uğurladı. Ben de eve doğru yol aldım.

Bu sefer bizimkiler bana neredeydin diye sormadılar. Herhalde yine saklambaçtaydım diye düşündüler. Elimdeki torbayla da neyse ki fazla ilgilenmediler. Sonra odama geçtim ve plastik yarrağı pakedinden çıkartıp inceledim. İncelerken de dayanamayıp deliğime sokmayı denedim. Uzun ve kalın bir yarrak olmasına rağmen, artık yarrak yemeye alışmış deliğim bu yarrağı da biraz uğraş ve tükürükle kayganlaştırma neticesinde kolayca içine alabilmişti. Gerçekten yapay olmasına rağmen bu yarrak da bir yandan Cemal’le yaşadıklarımızı düşünürken bana büyük bir zevk verdi ve aletime dokunmadan orgazm olma zevkini tekrardan yaşayabildim.

Bir süre hareketsiz öylece yattıktan sonra etrafı toparladım, yapay yarrağı odamdaki ıslak havluyla silip kimsenin bulamayacağı bir yere sakladım ve yarın Cemal’in evine gidecek olmanın heyecanıyla düşüncelere dalarken yatakta öylece uyuya kaldım.

Cemal’in evinde yaşadıklarımı, ilk kez kadın kıyafetleri giyinip de nasıl sikildiğimi yine burada yazacağım.

Bu arada hikayelerimi takip eden, benim geçtiğim ibnelik yollarından geçmekte olan arkadaşlara da buradan naçizane bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum. İçinizde hep gizlice duran o yarrak yeme isteğini artık bastıramıyor hale geldiyseniz, öncelikle hiç düşünmeden ibneliğinizi doya doya yaşayabileceğiniz doğru bir partner bulmaya çalışın. Bu hususta tabii ki seçici olmayı da elden bırakmayın ama ne istediğinizi iyi bilirseniz, istediğiniz gibi birini bulmanız zaten çok da zor olmayacaktır. Sonuçta çağımız internet çağı… O yüzden bu işler eskisi kadar zor değil. İnanın bir erkeğin altına yatmanın zevkini yaşayabileceğiniz o doğru partneri bulduğunuz an gerisi sizin için teferruata dönüşecektir. Hayatınızdaki en mühim belirsizliğin yerini ise “Bu zamana kadar neden vakit kaybetmişim ki?” pişmanlığı alacaktır. Hiç şüphe yok ki gerçekten içinde kadınsı duygular hisseden, erkekleri ve onların yarraklarını ağzı sulanırcasına arzulayan birisinin boş yere erkekçilik oynaması tamamiyle boşa vakit kaybıdır. Her yerde bir götvereni doyurmak için can atan yeterli sayıda “gerçek erkek” olduğu konusunda hiç kuşkunuz olmasın. Onların arasından sizin için doğru erkeği bulmalı ve ona layık bir şekilde kadınlık yapmalısınız. Sizin için doğru olan rol sahte bir erkeklik rolü değil, kadınlık rolüdür ve bu rolü de en kısa zamanda benimsemeniz herkesten önce kendi iyiliğinizedir. Çünkü gerçek mutluluğa ulaşmanız ancak ve ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Sosyal hayatın size yüklediği veya yükleyeceği anlamsız sorumluluklarla baş etmektense, bırakın erkeğiniz sizi sahiplensin ve sizin yerinize bir çok şeyi yine sizin için o düşünsün. Böylece siz de asıl gayeniz olan kadınlık, ibnelik rolünüze odaklanın ve hem kendinizi, hem de sizi sahiplenecek olan o şanslı erkeği güzelce doyuma ulaştırın. Tek derdiniz erkeğiniz için daha da kadınsılaşmak olacaktır ve bu dert sizin için oldukça tatlı bir dert olacaktır, bana inanın. Evet inanın, çünkü bunları bu yollardan zamanında geçmiş, tecrübe sahibi bir dostunuz olarak yazıyorum, emin olunuz. Özellikle genç arkadaşlar, genç yaştaki ibneler… Sonrasında pişmanlık yaşamama adına bu söylediklerimi iyice bir düşünün. Hazır körpeyken kadınlık rolüne bürünmeniz de zaten hiç mi hiç zor olmayacaktır. Etraf sizin gibilere hasta olan gerçek erkek kaynıyor, buna inanın.

Gerçek erkekler, sizleri de o haşmetli yarraklarınızdan öpüyorum. İyi ki varsınız…

Anlatım bozuklukları, imla hataları vs. olmuşsa tekrardan özür diliyorum. Bir sonraki hikayemde görüşmek üzere…

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir