Merhaba 7ty.club sex hikayeleri okuyucuları, derlediğimiz en büyük hikaye arşivini sizlerin beğenisine sunuyoruz.okuyup keyif almak ve sırılsıklam olmak işte tüm mesele bu.
Hanife sakin bir sesle konuşmaya başladı: “Senle telefonda konuştuktan sonra yanıma geldi. Gene sırnaşıp ellemeye çalıştı. Beni çok beğendiğini, çok güzel olduğumu, benimle birlikte olmak istediğini söyledi. İtiraz ettiğimde (İstersem seni zorla sikerim, hiçbir şey yapamazsın bana. Benim akıl hastanesinden 46’lı raporum var. Hem çok param, geniş çevrem var. Olan senle kocana olur. Ya dediğimi yaparsın, ya da hemen bugün kovarım sizi!) dedi…” deyince, “E ne oldu peki, sen ne dedin?” diye sordum. Vücudumdaki bütün kan çekilmişti sanki. Kalbim güm güm atıyordu.
Hanife duraklayarak, “Kendimi siktirmedim elbette!” dedi. “Siktirmedin de ne oldu, söylesene be!” dedim yine kollarından sıkıca tutup sarsarak. Ağlamaklı bir sesle, “Sikini ağzıma aldım…” dediğinde öfkeyle bir tokat attım suratına. Yatağın üstüne yüz üstü düştü. Daha fazla vurmak istesem de yapamadım. Yavaşça doğrulup kalktı.
Hanife’ye, “Tamam, bitti. Toparlan gidiyoruz hemen!” dediğimde, “Nereye gidiyoruz? Gidecek bir yerimiz mi var? Evimiz mi var bizim Tahsin? Senelerdir çadırlarda, barakalarda yatıp kalktık. 3 bavul eşyamızdan başka neyimiz var? Ablamın yanına gitsek ne kadar kalacağız orada? Seninkiler desen açlıktan nefesleri kokuyor. Bizim gidecek bir yerimiz yok Tahsin, anlasana… Çaresiziz biz, yerimiz yurdumuz yok. İş bulursak çalışıyoruz, bulamazsak ne olacak? Ekmek verenimiz var mı? Zengin dayımız mı var bizim?” dedi ağlaya ağlaya.
Dediklerinin hepsi doğruydu. Karı koca ikimiz de aç ve çıplaktık. Onca yıl ırgatlık yapmış ama bir ev bile alamamıştık. Onun bunun yanında sürünüp duruyorduk. Ne olacağımız da belli değildi. Bu iş bizim için şanstı, ama böyle bir şeyle yeniden karşılaşmak çok koydu. Senelerce çalıştığımız yerlerde iş sahipleri ya da kahyaların tehditleri, baskıları bizi yıldırmıştı. Başa çıkabilmek için Hanife kendini ellemelerine izin vermişti. Şimdi gene aynı şeyle karşılaşıyorduk. Üstelik adam ellemekle yetinmeyip sikmek istiyordu Hanife’yi.
Hanife, “Ben bir yere gitmiyorum, sen gitmek istersen git!” dedi ayağa kalkıp. “Ne yani, adamın seni sikmesine izin mi vereceksin?” dediğimde, “Bu işi kaybetmemek için, değil amımı, her şeyimi veririm!” dedi. Gözleri ateş saçıyordu. İnatçı bir kadındı Hanife. Beni dinlemeyeceğini biliyordum. “Sen orospuluğa meraklısın güzelim, işi kaybetmek falan bahane!” dedikten sonra çıktım odadan.
Merdivenlerden hızla indim. Bahçeye çıkıp en uca kadar gittim. Oturdum, sırtımı bahçe duvarına dayayıp bir sigara yaktım. Sinirimden birkaç sigarayı üst üste içtim. Sakin kalmak istesem de yapamıyordum. İçki içip sarhoş olmak istedim. Ama yakınlarda içki alabileceğim bir yer yoktu. Her şeye lanet ettim.
Derken ileriden Meliha Hanımın bana doğru geldiğini gördüm. Kalktım, üstümü başımı toplarken yanıma geldi. Aynı kıyafetleri vardı üstünde. “Baktım ama ön tarafta yoktun. Bir şey mi oldu, bir şeye mi kızdın?” diye sorunca, “Yok, Hanife ile tartıştık biraz…” dedim. Gülerek, “Olur evliliklerde, boş ver üzülme!” dedi. Bana doğru birkaç adım daha atıp, “Giymemişsin gömleği?” dedi gülümseyerek. Yaşadıklarımın arasında gömleği çoktan unutmuştum. “Çalışırken kirlenmesin diye giymedim…” dedim yalandan. “Olsun, kirlensin, yenisini alırız. Senden daha mı kıymetli!” dedi nazikçe. Kocası karımı sikmek istiyor kendisi de bana yazılıyordu. Garip bir durumdu bu. Kocasının niyetinden haberi var mıydı acaba?
“Şimdi ne yapacaksın?” diye sordu. “Şu otlar büyümüş, biraz onları temizleyeyim…” dediğimde, “İyi olur. Ama acelesi var mı? Sonra yapsan olmaz mı?” dedi. Kadının imalı bakışları vardı. Bu bakışları ve ses tonuyla bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sanki. Benden bir adım atmamı bekliyordu. Ama cesaret edemiyordum. Meliha Hanım benden daha cesur çıktı. “Şöyle gelsene!” diyerek villanın arka tarafındaki kısma doğru yürüdü. Küçük deponun önüne kadar gitti, ben de peşinden gidiyordum.
Deponun kapısı açıktı, içeriye göz gezdirdikten sonra, “Gel!” dedi eliyle işaret ederek. Heyecanlandığım zamanlarda olduğu gibi kalbim güm güm atmaya başladı. Yanına gittiğimde içeri girdi. Öylece durduğumu görünce, “Girsene, ne bekliyorsun?” dedi elini uzatıp. İçeri girdim. Malzemelerin bir kısmı bahçede olduğundan içerisi boş kalmıştı. Kapıdan ve pencere boşluğundan vuran ışığın etkisiyle loş bir aydınlık vardı depoda.
Ellerimi tutup yanağımdan öptü yavaşça. “Senden hoşlandığımı görmüyor musun?” dedi fısıltıyla. Ne yapacağımı, söyleyeceğimi bilemedim. Meliha Hanım yeniden yanağımı öptükten sonra, “Kocan görürse ne olacak?” dedim. “Yatıyor o şimdi, görmez. Evden dışarı çıktığı yok zaten, korkma!” dedi sakince. Gene yanağıma öpücük kondururken, “Öyle durma, yoksa benden hoşlanmadın mı?” dedi. “Şey, hoşlandım, ama ne bileyim. Yani senin gibi bir kadının benimle ne işi olur ki?” dedim.
Sözlerim pek hoşuna gitmedi. “Neyim varmış benim?” dedi, alınmış gibiydi. “Kapalı, namazında niyazında evli bir kadınsın. Kocanı aldatmış oluyorsun. Şu an benimle burada olman bile günah değil mi?” dediğimde sinirlenip, “Sen de amma korkak çıktın!” dedi öfkeyle. Kapıdan çıkacağı anda bileğinden yakaladım sıkıca ve kendime çektim. Belinden tutup, pembe, etli dudaklarına yumuldum hemen. Meliha Hanım önce tepki gösterir gibi kendini geri çekmeye çalıştı, ama sonra uzun zamandır böyle bir anı bekliyormuş gibi ellerini sırtıma atıp sarıldı sıkı sıkı. Öpmelerime aynı şekilde karşılık verirken gözlerini kapatmış ufaktan inliyordu.
Öpüşmemizin ardından, “Çok zamanımız yok, şu kapıyı kapat hadi!” dedi. Demir kapıyı yavaşça kapattım. Duvarın tavanla birleştiği yerde pencere boşluğu vardı, oradan küçük bir ışık huzmesi giriyordu içeriye. Deponun lambası yoktu. Oradan giren ışıkla yetinmek durumundaydık, ama saniyeler içinde gözlerimiz karanlığa alıştı.
Siyah bol pardesüsünün altına soktu ellerini. Beyaz külotunu sıyırıp çıkardı ayaklarından. Sırtını benden yana döndü. Salondaki şömine için üzerinde odun kırılan büyük ağaç kütüğüne koydu ellerini ve domaldı. Arkasında duruyordum. “Hadisene, ne bekliyorsun?” dedi acelesi varmış gibi. Pardesüsünü altındaki eteğiyle birlikte sıyırdım beline. Yarı karanlık yarı aydınlık deponun içini Meliha Hanımın bembeyaz kalçaları ve götü bir fener gibi aydınlattı. Karımdan uzun ve yapılıydı, vücudu da dolgundu.
Daha depoya girdiğimiz andan itibaren sertleşmeye başlayan yarağım bu manzara karşısında demir gibi oldu. Hızlıca kot pantolonumu ve külotumu çıkardım ayaklarımdan. Sertleşen yarağımı tükürükleyip Meliha Hanımın göt yarığına sürttüm. O an boşalacak gibi oldum. Karım hayatımdaki ilk ve tek kadın olmuştu, evlendiğimde bakir bir erkektim. Sonrasında da başka bir kadınla ilişkim olmamıştı. Ama şimdi Meliha Hanım hemen önümde domalmış haldeydi.
Amını bulmaya çalıştım kısa bir süre. Meliha Hanım da götünü sağa sola oynatıp bacaklarını biraz daha ayırdı iki yana. Sonunda amının dudaklarını yarağımın kafasında hissettim. Derin bir iç geçirdim, dudaklarımı ısırdım. Karımınkinden sonra ilk defa bir am sikecektim. Yarağım yavaş yavaş girdi içine. Amı derin ve sımsıcaktı, ilginç şekilde kaygan ve ıslaktı. Meliha Hanım kendini çoktan sikişmeye hazırlamıştı anlaşılan. Yarağım dibine kadar girdi içine. Gözlerimi kapadığımda Meliha Hanımın derinlerden gelen fısıltılı inlemesi benimkine eşlik etti.
Amında yavaşça çalışmaya başladım. Göt yanaklarından tutuyordum sıkıca. Pardesü ve eteğini biraz daha sıyırdım yukarı. Yarağım her seferinde daha da derinlere giriyor, amının içinde kayboluyordu sanki. Hızlanmaya başladığımda Meliha Hanımdan ufak ufak iniltiler çıkmaya başlamıştı. Başını sağa sola oynatıp bana bakmaya çalışıyordu sanki. Kaygan amı yarağımı kolayca içine alıyordu. Meliha Hanım da tıpkı karım gibi çocuk doğurmamıştı. Amı dardı. Yarağım amının etten duvarlarına sürtünüyordu, ikimiz de çok zevk alıyorduk.
Daha da hızlanıp pompalamaya başladım. Karımla sikiştiğim zamanlardaki gibi güçlü ve yoğun ‘Şop şop şop!’ sesleri küçük deponun içinde ses patlamaları yaratmaya başlamıştı bu sırada. Meliha Hanım ellerini dayadığı ağaç kütüğünden sıkıca tutunuyordu. Bu pozisyonda başı aşağıda kaldığı için zaman zaman rahatsız olup yukarı kaldırıyordu başını. İkimiz de inliyorduk. İlk defa karımınkinden farklı bir am sikiyordum. Harika bir duyguydu bu.
Karımla sikişirken kendimi kontrol edebiliyordum, ama Meliha Hanımın amında çalışırken zorlanıyordum bunu yapmakta. O nedenle boşalacak gibi olduğumda geri çektim kendimi, amından çıktım. Meliha Hanım hemen, “Niye çıktın, boşaldın mı?” diye sorunca, “Yok, kendimi tutmak için çıktım!” dedim. Heyecandan nefes nefese kalmıştım. Kalbim kim bilir dakikada kaç atıyordu o sırada. Meliha Hanım da doğruldu bu sırada. “Benim de başım ağrıdı böyle!” dedi.
Uzun beyaz yüzü terlemiş gibiydi. Bu kez de sağ ayağını ağaç kütüğünün üstüne koyup ellerini duvara koydu. Arkasına geçtim. Pardesü ve eteği engel oluyordu, “Şunları çıkartsana!” dediğimde, “Yap böyle, bir şey olmaz!” dedi. Pardesü ve eteğini kaldırdım. Sol ayağı yerde sağ ayağı kütüğün üstündeydi. Amını bu şekilde sunuyordu şimdi de. Yarağımı soktum alta doğru, duvardaki sağ elini alta atıp yarağımı kavradı. Amına sokmama yardımcı oldu. Yarağım yeniden amına girdiğinde elini duvara dayadı tekrar. Bu şekilde sikmeye başladım. Daha güçlü pompalıyordum.
Kocası karımı sikmek istemiş, bunu yapamamışsa da yarağını ağzına vermişti. Şimdiyse ben onun karısını küçük deponun içinde sikiyordum. Ne tarafından bakılsa garip bir durumdu, ama fazlasıyla zevkliydi. Meliha Hanım az önceki gibi inlemeye başlamıştı. Bir rüyada mıyım diye kendi kendime sordum, ama gerçekti her şeyiyle. Meliha Hanımın yanan amcığı yarağımı içine alıyordu boydan boya. Boşalmaya adım adım yaklaşıyordum.
Her şey iyi gidiyordu, ama birden deponun kapısı açıldığında ikimiz de neye uğradığımızı şaşırdık. Numan Bey karşımızda duruyordu. Meliha Hanım, “Numan!” diye küçük bir çığlık atarken ben çıkardım yarağımı amından. Numan Bey kapıyı tutmaya devam ediyordu, içeri girmek gibi bir niyeti yoktu. Anlamsız, garip bir şekilde hem bana hem karısına bakıyordu. Yarağım önümde sallanıp duruyordu. Meliha Hanım çoktan doğrulmuş, toparlanmıştı.
Sonunda Numan Bey, “Çık dışarı!” dedi karısına. Meliha Hanım yerde duran beyaz külotunu giymeden kıvırıp pardesünün cebine attı. Depodan çıkınca Numan Bey kapıyı sertçe kapattı. İçerde tek başıma kalmış, olayın şoku içindeydim. Adam karısını sikerken basmıştı beni, ama tek kelime etmemişti. Karısına bile sadece, “Çık dışarı!” demişti. Numan Bey gerçekten 46’lı biriydi anlaşılan, normal biri değildi.
Giyinip dışarı çıktım. Yarağım olayın şokuyla sönmüş, nerdeyse içe kaçmıştı. Ancak o noktaya geldikten sonra boşalmamak taşaklarımı ağrıttı. Bahçe kapısından mutfağa girdim. Hanife yemek hazırlıyordu. “Ne oldu, neyin var?” diye sordu. Olaydan haberi yoktu demek ki. “Neredeler?” diye sorduğumda, “Ne bileyim, şöyle şu taraftan geçip gittiler az önce!” dedi bahçeyi göstererek. Yavaş adımlarla yukarı çıktım. Yatak odalarının kapıları kapalıydı. İçerden fısıltılı konuşmalar geliyordu sadece. Nasıl bir yere gelmiştik böyle. Anlayamıyordum.
Yukarıya çıkıp banyoya girdim. Bir an önce boşalmam gerekiyordu. Soyunup 31 çekmeye başladım. Meliha Hanımı düşünerek boşalmam uzun sürmedi, hatta yarağım bile tam sertleşmemişti. Onun amına akması gereken döllerim giderden akıp gitti. Suyu açıp yıkandım, kurulanıp giyindim. Allak bullak bir haldeydim. Boşalmak bile üstümdeki gerginliği azaltmamıştı.
Kapıyı açtığımda karımı karşımda buldum. “Ne oldu be, neyin var?” dedi yine. “Yok bir şeyim, banyo yaptım, ne oldu?” dedim heyecanla. Karım başındaki siyah türbanının uçlarını çekiştirip, “Şey, Numan Bey seninle konuşmak istiyormuş!” dediğinde şaşırdım. “Niye, ne oldu?” dedim. “Ben ne bileyim, in aşağı konuş, yatak odasında seni bekliyormuş!” dedi. “Meliha Hanım nerde peki?” diye sorunca, “Kocasının yanında, nerde olacak!” dedi kızmış gibi.
Kendisi aşağı inerken bir süre daha orada kaldım. Derin derin birkaç nefes alıp indim basamakları. Yatak odasının kapısı kapalıydı. Ne olacaktı içerde? Adam beni çekip vuracak mıydı, yoksa siktirin gidin mi diyecekti? Meliha Hanımın yüzü nasıldı acaba? O neler hissediyordu?
Ne olacaksa olsun diyerek bildiğim birkaç duayı okuduktan sonra kapıya tıklayıp içeri girdim…
[Tahsin]